Blastokist Kültürü
Blastokist Kültürü
Blastokist kültürü, tüp bebek (IVF) tedavisi sırasında embriyonun gelişimini desteklemek ve en iyi kalitede embriyoların seçilmesini sağlamak amacıyla kullanılan bir laboratuvar yöntemidir.
Bu kültür yöntemi, embriyonun daha uzun bir süre boyunca laboratuvar ortamında geliştirilmesini ve hücre bölünmelerinin ilerlemesini izlemeyi mümkün kılar. Blastokist kültürü, embriyonun rahme transfer edilmeden önce daha ileri bir gelişme aşamasına ulaşmasına olanak tanır.
Gelişim Aşamaları:
Seleksiyon ve Transfer Kararı:
Transfer ve Gebelik Başarısı:
Blastokist, embriyonun hücre sayısın 250-300 hücreye ulaştığı, bebeği oluşturacak olan iç hücre kitlesi ve bebeğin eşini yani plasentayı oluşturacak dış hücre kitlesinin ayrışmaya başladı sürece verilen isimdir. Gelişimini güzel bir şekilde devam ettirerek 5. güne ulaşan embriyoya blastokist adı verilmektedir.
Embriyo transfer sonrasında 6-7 günlerde koruyucu tabakası olan zona pellüsidadan kurtulur ve rahim dokusuna tutunmaya başlar.
Yumurtanın spermle döllenmesinden sonra oluşan embriyo bölünmeye başlar. Döllenmeden sonraki 5-6 gün boyunca hücrelerin devamlı bölünmesiyle blastokist oluşur. Blastokist evresinde; embriyo yaklaşık olarak 200-250 hücreden oluşmaktadır.
Blastokist (Yunanca βλαστός (blastos) « tomurcuk » anlamına gelir, κύστις (kistis) ise « idrar kesesini » ifade eder), canlı gelişiminde blastosöl aşamasındaki hücre kitlesine verilen ad. Bu evrede hücreler daha hızlı bölünmeye, kendi genomlarından yapıtaşları sentezlemeye ve aktif olarak yer değiştirmeye başlarlar.
Alınan ve döllenen yumurta sayısının çok olduğu (genelde 8 ve üzeri) ve 3. gün embriyo kalitesinin iyi olduğu tüm çiftlerde uygulanabilir. Blastokistlerin neden yaklaşık %50'si tutunamamaktadır? Muhtemelen kromozomsal anomalili bir embriyo söz konusudur ya da endometriumun embriyoyu tutma kapasitesinde sorun vardır.
Blastokist kültürü, embriyoların daha ileri bir aşamaya ulaşmasını sağlayarak IVF tedavisi sürecinde başarı oranlarını artırmaya yönelik bir stratejidir.
Ancak, her çiftin durumu farklıdır ve tedavi planı, bireysel özelliklere göre uyarlanmalıdır.